Çevirmenin Görünmezliği

Posted by on Kasım 14, 2006 in Güncel

Bülent Ecevit (1925-2007)
Çevirmenin görünürlüğü, kapakta, sempozyum programında, ders kitapçığında, kısacası çeviri yaptığı her yerde, hak ettiği ölçüde adının yer alması; emeğinin takdir edilmesiyle mümkün bir bakıma. Ama çağımızda insanın adını her yere yazıp insanı görmeyebiliyorlar. Bu açıdan sırasıyla çevirmen, şair ve devlet adamı olan Bülent Ecevit’in cenazesinde ortaya çıkan bir durum çok ilginç. Milliyet gazetesi bu durumu, “Yabancılar Ecevit’i unuttu” diye tanımlamış: çevirmen ve şair olan, Pablo Neruda’dan, Octavio Paz’dan çok daha şaşırtıcı bir hikayesi olan bir devlet adamının yeterince görünmemiş olduğundan da bahsedilebilir. Eğer devlet adamı olduğu zaman bile görünmüyorsa, çevirmen nasıl görünecek?
Görenler: “KKTC dışında cenazeye en üst düzeyde katılan ülke ABD oldu. Enerji Bakan Yardımcısı Jeffrey Clay Sell, ABD Büyükelçisi Ross Wilson’la törende yer aldı. Almanya Büyükelçisi Eckhardt Cuntz, Fransa Büyükelçisi Paul Poudade ve İtalya Büyükelçisi Carlo Marsili de törene katıldı.”
Görmeyenler: “AP Liberal Grup Başkanı Graham Watson ve Genel Sekreteri Alexander Beels, Avrupa Halkları Partisi Başkanı Wilfried Martens, Irak İslam Partisi Politik Konseyi Üyesi Mustafa Salman, Suriye BAAS Partisi’nden Başkanlık Divanı üyesi Yaser Huriyeh, Çin Komünist Partisi’nden Merkez Disiplin Komitesi Üyesi Cao Hongxing, Almanya CSU Dış ilişkiler Komitesi Başkanı Reinhold Bocklet, Kazakistan Otan Partisi Genel Başkanı Bakytzhan Zhumagulov, Yeni Azerbaycan Partisi Başkan Vekili Ali Ahmedov, Birleşik Rusya Partisi Genel Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Vladimir Pektin, Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi Genel Başkan Yardımcısı Ünal Lütfi, Lübnan Başbakanı’nın Danışmanı Rıdvan El-Sayed, Yunanistan PASOK Dış İlişkiler Bürosu Üyesi Dimitris Batzelis, Yeni Demokrasi Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Lefteris Zagoritis, Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Kurulu Üyesi Gassan Alşaka.”
Cenaze sırasında Ankara’da (iktidar partisinin kongresini izlemek üzere) bulunan bu temsilciler, çevirmen, şair ve devlet adamının cenazesine neden katılmadılar? Ya Tagore’nin ülkesi, o neden katılmadı cenazeye, ya Kavafis’in ülkesi, iki yakaya barış çağrısı yapan bu insanın cenazesine neden katılmadı, sahi bu dünyaya ne oldu? Eğer devlet adamı olan çevirmen (öldüğü zaman bile) görünmüyorsa, kitap kapağında, sözleşme kıyısında, uluslararası toplantıdaki çevirmen nasıl görünecek? (Fotoğraf, Reuters, Fatih Sarıbaş)

2 Comments

  1. Oldukça doğru ve kimselerin aklına gelmeyen bu tespitiniz için teşekkür ederim. Umarım siz ve sizin gibiler her zaman varolur bu karanlıkta…

  2. Selamlar!

    “Çevirmenin görünmezliği”ne dair gönderdiğiniz yazı ve yorum çok ilginçti. Bu konuda benim yanıtım “önemli bir hata yaptığında görünür” şeklinde oldu.

    Bu akşam bir kanalda haberleri seyrederken, İran eski cumhurbaşkanı Hatemi ile Meclis Başkanı Arınç’ın basın toplantısında çevirmenin hep önde olduğunu gördük. Bir önceki gün çevirmenin yaptığı hatalardan söz edildi. Bugün yeni bir çevirmen ortaya çıkmış, Arınç bir söylüyor, yeni çevirmen üç daha ilave ederek çeviriyor. Arınç “söylediklerimi doğru çevirdiğinden emin misin? Benin dört katım konuştun” deyince çevirmen, asıl çevirmenin geç kaldığını ve kendisinin acemi olduğunu söylüyordu ki, çevirmen de çıkageldi. Yeni gelen asıl çevirmenle ilgili yorum şöyle oldu: “bu gelen çevirmen dün bin bir sıkıntıyla çeviri yapmaya çalışıp başaramayan çevirmen”. Yani çevirmenler Hatemi ve Arınç’ın önlerine geçerek tek başlarına beceriksizliklerinin haberi oldular. Allah’tan İranlı’ydılar! Hatemi’nin son sözleri “Türkiye’ye bir dahaki gelişimde biraz Türkçe öğreneyim de bu sıkıntıları bir daha yaşamayım” oldu.

    Çevirmenin görünmezliğiyle ilgili bakış açım nasıl değerlendirilir bilmiyorum. Bana göre çevirmenin görevi görünmemek. Hani, “her başarılı erkeğin ardında (görünmeyen) bir kadın vardır” derler. Ama görünen hep başarılı erkektir. Bana göre de “her başarılı çevirinin ardında başarılı bir çevirmen vardır, ama görünen hep yazar olur”.

    Böyle olması doğru mu yanlış mı sorusuna gelince: Bana göre olması gereken, çevirmene biçilen rol bu. Bir çeviride çevirmen ne kadar görünmez olursa, yazar o kadar görünür olur. Çevirmen ne kadar görünürse yazar o kadar görünmez olur. Okur devamlı olarak yazarı gördüğü ve okuduğu düşüncesindedir. Yazarı gördüğü sürece mutludur. Çevirmeni görmeye başlaması demek, çeviride sıkıntıların başlaması demek. Çeviride sorun yoksa okur çeviri okuduğunu bile unutur. Yazarın ne güzel yazdığını, ne büyük bir deha olduğunu düşünür. Çevirmen görünmediğinde değer kazanır.

    Tanrı ile kul arasına girmek de yanlış, tanrılaştırdığı yazar ile okurun arasına girmek de: Okur kendini kitaba kaptırdığında çevirmen iki aşığı yalnız bırakmalı bence..
    Peki sonradan kıymet bilinecek midir?
    “Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir”.

    Selam ve sevgilerimle

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir