Direnmenin Estetiği Türkçe’de

Posted by on Aralık 27, 2005 in Güncel

Peter Weiss‘ın 1975-1981 yılları arasında kaleme aldığı, yoğunluğuyla büyük ilgi gören “Die Asthetik des Widerstands”, Çağlar Tanyeri ve Turgay Kurultay’ın çevirisiyle “Direnmenin Estetiği” adıyla Yapı Kredi Yayınları‘ndan yayınlandı. Başka dillerde tam bir çevirisi bulunmayan “Direnmenin Estetiği” ilk kez Türkçeye üç cildi bütün olarak çevrildi. Çevirmenlerin beş yılı aşkın bir zaman süren çalışmaları için yazdıkları önsöz, metnin altyapısına ilişkin önemli ipuçları içeriyor:

“Peter Weiss’ın romanı 1937-1944 arasındaki antifaşist direnişi ve bu direnişin içinde yer alan gerçek kişilerin öykülerini/yaşantılarını merkez alarak, tarihi Antik Yunan’dan bu yana sanat ve siyaset düzlemlerinde isimsiz bir Ben anlatıcının (sınıf bilincine sahip aydın bir işçinin) bakış açısıyla yeniden kuran bir metin. Direniş motifi çerçevesinde solun tarihinin, yazarının sözleriyle “sosyalizm adına yapılmış hatalarla” hesaplaşılması ve sanatın toplumsal işlevinin sorgulanması metinde iç içe geçen iki temel düzlem. Roman, metin kişilerinin öyküleriyle sınırlı kalmayıp sanat ve siyaset tarihinin de temel sorunlarını karakterlerin perspektifinden yansıtarak gündeme getiriyor. Bu bakımdan tarihsel /toplumsal gerçeklik metne, karakterleri dolayımlı olarak belirleyen bulanık bir fon gibi değil, doğrudan doğruya entelektüel bir tartışmanın konusu olarak giriyor.”
“Direnmenin Estetiği’nin dünyası, sol söylemin içindeki söylemlerle, kurumlaşmış sol iktidarın ve yeni bir dil arayan dolayısıyla henüz kurumlaşmamış, belirsizliklere açık sol muhalefetin diliyle örülü. Bu açıdan romanın dili, kendisini oluşturan önkoşullar ve kendisinin kurduğu olası dünyalar, gönderme alanları ve amaçları açısından genel olarak gerçekliği kuran pratiğin bir parçası.”

“Bu metni Türkçe’ye neden çevirmediğimiz sorusu bir Alman akademisyen dostumuzdan, siyaset felsefecisi Wolfgang Bialas‘tan geldi. Metnin gücü ve Alman edebiyatı içindeki ağırlığı metni çevirmemiz için yeterli bir gerekçe değildi, tersine, tam da bu ağırlık yüzünden Türkçede bu metnin çevirisinin iyi bir karşılık bulup bulmayacağı ve çevirinin güçlüklerinin üstesinden nasıl geleceğimiz konusunda daha temkinli yaklaştık Wolfgang Bialas’ın önerisine.”

“Çevirmen olarak asıl derdimiz çevireceğimiz metni erek kültür ortamıyla ilişkilendirmekti. Çünkü çeviri kararlarımızı ister istemez metnin erek kültürün içinde konumlandırılması etkileyecek ve yönlendirecekti.”
“Metnin ayrıntısına ve izleğine yönelik gözlemlerimizde, Türkiye’nin tarihsel olarak verili kültür ortamının, Direnmenin Estetiği ile okur arasında bir iletişimin kurulması için çeşitli bakımlardan elverişli olduğu saptamasını yaptık. Romanın, bütün karmaşıklığına rağmen ne konu dili ne de anlatı dili açısından Türkiye’nin kültürel ortamında bolşukta sallanan bir metin olmadığı düşüncesindeyiz.”
“Çeviri sürecimizle ilgili önemli bir iki ayrıntıyı burada dile getirmek isteriz. Metnin çevirisinde ne bölümleri paylaşarak işbölümü yapma yoluna gittik ne de belli işleri sadece birimiz, diğerlerini ötekimiz yapmış oldu. Bu işte emeğimizi esirgemediğimizi, bu sayede de yer yer birbirinin içine girecek işler yapacak şekilde çalıştığımızı söyleyebiliriz. sözgelimi belil yerlerin ilk çevirisini paylaştık, sonra karşılıklı olarak birbirimizin metnini gözden geçirdik. Ama bir bütün olarak metnin son hali tek elden çıktı.”
“İki çevirmen olarak çalışmamızın bu işte bize cesaret vermekle kalmayıp, çeviriden aldığımız keyfi de artırdığını, dahası çeviri kararlarımıza güvenimizin artmasını sağladı. Çeviribilim akademisyenleri olarak gerek kendi deneyimlerimizi, gerekse gözlemlediğimiz çeviri sorunlarını üniversitedeki teşriki mesaimizde sıklıkla tartışmamıza rağmen bu çeviri işinde gösterdiğimiz çeviri tutumlarımızda karşılıklı olarak ulaştığımız uyumun derecesi bizi de şaşırttı. Bu çalışmanın bizim kendi çeviri deneyimimizde ve Türkiye’de çeviri sorunlarına bakışımız açısından yeni bir yeri olduğundan kuşkumuz yok.”
“Çevirisi 5 yıldan fazla bir sürece yayılan bu zorlu metni Türkçe’de sunarken anlamlı bir iş yaptığımız umudunu ve metnin zenginliğini geniş bir çevreyle paylaşma heyecanını taşıyoruz.”

Peter Weiss’ın bazı tiyatro oyunları Türkçeye daha önce çevrilmiş ve sahnelenmişti: “Mara Marat” , “Saloz’un Mavalı,” “Soruşturma.” Can Yücel’in çevirdiği “Saloz’un Mavalı” adlı oyun 1973 yılında yargı konusu olmuş, daha sonra beraat etmişti.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir