Çocuk Edebiyatı Çevirisinde Kültürel Öğelerin Aktarılması

Posted by on Mart 2, 2007 in Kuram

Çocukların anadilinin gelişiminde yazar kadar çevirmen de sorumluluk taşır. Çocuk kitapları çevirmeninin her iki dili de çok iyi bilmesi yeterli değildir. Çevirmenin aynı zamanda çocuk gerçekliğine yakın olması ve her iki kültürü de yakından tanıması gerekmektedir.Çocuk kitaplarında çeviri aracılığıyla aktarılan kültürel değerler o kültürü tanımayan çocuk okuyucuya yabancı gelir. Bu yabancılığı önlemek için çevirmenin metne, açıklayıcı eklemeler yapması gerekmektedir. Bu noktada çeviribilimin en önemli kuralı olan kaynak metne sadakat ilkesi çocuk edebiyatı çevirisi için geçerliliğini yitirir. Çevirmenin görevi ise,çeviribilim ilkelerine ters düşmeden, hedef kitlesini göz önünde bulundurarak söz konusu eseri çocuk edebiyatına kazandırmaya çalışmaktır.

Çeşitli kuramcılar tarih öncesinden başlayarak iyi bir çevirinin nasıl olması gerektiğine dair farklı görüşler öne sürmüşler ve ilk kuramlar, dini metinlerin çevirilerinin nasıl olması gerektiğinden yola çıkarak oluşturulmuştur. Günümüzde ise çeviribilim tartışmaları çok farklı boyutlarlarda ele alınırken çeviride kültürler arasındaki farkın orijinal metne mümkün olduğunca sadık kalınarak aktarılması gerekliliğinin altı çizilmektedir.

Ülkemizde çevirinin edebiyatta hız kazanması Tanzimat’la birlikte görülür. Çocuk edebiyatı çevirileri ise Tanzimat döneminde klasiklerin çevrilmesiyle başlar. Farklı çevirmenler tarafından çevrilen çocuk klasiklerinin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Bu yoğun çeviri faaliyetleri günümüzde de sürmektedir. Çocuğun okumayı sevmesinde, anadilinin gelişmesinde ve yaşamında kitaplarla içi içe olmayı seçmesinde yazar kadar çevirmenin de oynadığı rol büyüktür. Yapılan çevirilerin hiçbir mekanizma tarafından denetlenmemesi ve klasik eserlerin yazarlarına telif hakkı ödenme zorunluluğunun bulunmaması çocukların kalifiye olmayan çevirilere kontrolsüzce ulaşmasına neden olmaktadır. Bu noktada çocuk kitabı çevirecek olan çevirmene büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü çocuk edebiyatında çevirmen, sadece bir dili diğerine aktarmakla kalmaz bunun yanı sıra çocuğa yabancı bir dünyanın kapılarını da aralar. Çevirmenin aynı zamanda çocukları iyi tanıması ve çocuk gerçekliğine yakın olması gerekir. Çevirmen, yaptığı çeviride sadece cümlelerin düzgün olmasını değil, aynı zamanda eserin hitap ettiği yaş grubundaki okuyucunun kavrama özelliklerini de göz önünde bulundurmalıdır.

Çeviride metnin yanı sıra kültürün de aktarılabilmesi için çevirmenin her iki dili ve kültürü yakından tanıması gerekir. Çocuklar, okudukları kitabın akışına kendilerini bırakırken yazar veya çevirmenin kim olduğunu sorgulamazlar. Bundan dolayı çeviri eser, orijinal eserde olduğu gibi akıcılığını koruyabilmelidir. Bu durumda çeviri eseri okuyan çocuk, bir yandan anlatılanların farklı bir kültüre ait olduğu ayrımına varırken diğer yandan da verilmek istenen iletiyi veya tanıtılan farklı dünyayı anlamalıdır.

Çevirmen, yabancı bir kültüre ait öğeleri (deyimler, kelime oyunları, alışkanlıklar vs.) aktarmak istediğinde, seçim yapmasını ve belli bir karara varmasını gerektiren durumlar çıkabilir. Kültüre özgü olan ve diğer bir kültürde bulunmayan ifadelerin aktarılması esnasında bire bir yapılan çeviride, yani orijinal metne sadık kalınarak yapılan çeviride orijinaldeki anlam kaybolabilir ve eser anlaşılırlığını yitirebilir. Çeviribilim kuramlarına göre çevirmenin kaynak metnin dışına çıkması, diğer bir ifadeyle hedef metinde, kaynak metinde bulunmayan eklemeler, çıkarmalar yapması veya yorum belirtmesi onaylanmaz. Çocuk edebiyatı çevirisinde ise çevirmen, anlaşılırlık ve çeviribilim kuramları arasında bir seçim yapmak durumundadır. Koller “Einführung in die Übersetzungswissenschaft (Çeviribilime Giriş)” adlı eserinde çocuk edebiyatını, edebiyatın özel türlerinden biri olarak tanımlar ve bu özel türlerin de çevirisinin kendine özgü olması gerektiğini belirtir. Bu türlerin çevirisinde edebi çeviride yeri olmayan ancak çocuk edebiyatında kabul gören ekleme, çıkarma veya yorumlamaların olabileceğini savunur. Ayrıca yetmişli yıllarda geliştirilen ve çeviride amaç metni odak alan diğer kuramlar da çocuk edebiyatı çevirisinde çevirmene yol gösterir.

Hans Vermeer tarafından geliştirilen ve yunanca “amaç” anlamına gelen Skopos kuramı bu kuramlardan biridir. Skopos Kuramı’nda “kültür” öne çıkan bir kavramdır. Kültürler arası iletişim kurulmak istenildiğinde ise çeviri ortaya çıkar. Bu görüşe göre çevirmen, yapacağı çevirinin hedef kültürde nasıl bir işlev göreceğini saptayarak, çevirisini amaca göre yönlendirir. Başka bir deyişle çevirmen bir çeviriye başlarken öncelikle amacını saptamalıdır. Eğer çevirmenin amacı kendi kültürüne tamamen yabancı bir kitabı ana diline ve kültürüne kazandırmaksa, bu durumda çevirmen kendi kültürüne yabancı olan belli ifadeleri de kullanmak durumundadır. Ayrıca çevirmenin kaynak ve erek kültürlerin farklılıklarını ve paralelliklerini göz önünde bulundurarak çeviriyi yapması gerekir. Kaynak metinde yer alan kültüre özgü kavramlar hedef metinde okuyucunun kolayca anlayabileceği şekilde ve kaynak metinde yarattığı etkinin aynısı yaratılarak çevrilmelidir. Bu durumda çevirmen, başarılı bir çeviri yapmak istiyorsa hedef kitlenin özelliklerini iyi bilmek durumundadır.

Vermeer’in yanı sıra Gideon Toury de hedef metin odaklı bir çeviriyi savunur. Toury’e göre, çevirinin özgün yapıtla aynı dizgesel yeri paylaşması söz konusu değildir. Çeviri orijinalinden bağımsız bir üründür. Çeviri sürecinde hedef dilin kültürel özellikleri çevirinin başlangıç noktasını oluşturur. Toury, hedef dile ve kültüre yabancı olan unsurların çeviri metninden çıkarılabileceğini savunur. Ancak tüm bunlar çevirinin orijinal eserle bir bağlantısının olmadığı anlamına gelmez. Çevirinin orijinal eserle bağlantısı vardır ama onun üzerinde herhangi bir etkiye sahip değildir. Nitekim çeviri artık hedef dil ve kültürün bir ürünüdür ve bu yüzden ayrıcalıklı sayılır.

Itamar Even Zohar’ın kurucusu olduğu “Çoğuldizge Kuramı” da çeviride kaynak metne sıkı sıkıya bağlı kalma mecburiyetine son verir. Zohar Shavit çocuk edebiyatının çevirisini çoğuldizge kuramı çerçevesinde ele alır. “Çocuk Yazını Çevirisinin Yazınsal Çoğuldizgedeki Konumu Açısından Belirlenmesi” adlı makalesinde Shavit, çocuk yazınını yazınsal çoğuldizgenin bir parçası olarak kabul eder ve çevirmen metinle ilgili kendisine olabildiğince serbestlik tanıyabilir. Ancak yine de çevirmen çocuk edebiyatı çevirisinin dayandığı iki temel ilkeyi de göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlar;

a) Metni, toplumun “çocuk için iyi” diye tanımladığı şekilde yani çocuğa uygun ve yararlı olarak düzenlemek
b) Olay örgüsünü ve dili, çocuğun kavrama düzeyine indirgeyerek onun okuma yetisine göre düzenlemek

Shavit’e göre söz konusu ilkeler metnin seçimini ve işlenişini belirlerken bu ilkeler metnin dizgesel yatkınlığının temelini oluşturur. Shavit, “Gulliver’in Gezileri”, “Alice Harikalar Diyarında” ve “Robinson Crusoe” adlı eserlerin çevirilerini örnek göstererek bu eserlerin çevirisinde yapılan kısaltmalar, eklemeler ve çıkarmaları belli nedenlere dayandırır. Bunlar; metni çocuğun kavrama düzeyine indirmek, eğitsel veya ideolojik amaçlar, özgün metindeki örnekçelerin erek kültürde yer almaması ve çocuğun kelime dağarcığının gelişmesine katkıda bulunmak gibi nedenlerdir.

Görüldüğü gibi sözü edilen kuramcıların hepsi çocuk edebiyatı çevirisini edebi çeviriden farklı bir yere oturturken, hedef metinde “çocuklar için daha iyi olabilecek” değişikliliklerin yapılması gerektiğini savunurlar. Çevirmen bu tür değişiklikler yapma zorunluluğuyla en çok kültürel değerleri çevirirken karşı karşıya kalır ve bunun sonucunda da çeviride değişiklikler yapma yoluna gider. Bu öğelerin çevrilmesinde en çok karşılaşılan problemler arasında başlıklar, özel isimler ve deyimler sayılabilir.

Sözü edilen bu problemler ve çevirmenlerin kararlarına dair örnekler, yayımlandığı her ülkede çok satanlar listesinde yer alan Angela Sommer-Bodenburg’un “Küçük Vampir” serisinin iki farklı çevirmen tarafından çevrilen kitaplarından alınan cümleler aracılığıyla incelenmiştir. Bu kitaplar “Der kleine Vampir liest vor” (Küçük Vampir Kitap Okuyor, çev. Sıdıka Orhon) ve “Das rätselhafte Programm” (Esrarengiz Program, çev. Güleren Pamir) dir.

BAŞLIKLAR

(Das rätselhafte Programm/Esrarengiz Program)
Anton mit Pünktchen/Anton’un Benekleri (Pamir, 62)

Pünktchen (noktacık) Türkçe’ye “benek” olarak çevrilmiştir. Bu başlıkta Erich Kästner’in çocuk romanı olan “Pünktchen und Anton” a gönderme yapılmaktadır. Romanın dilimize de “Noktacık ile Anton” adıyla çevrilmesine rağmen çocuklarda bu çağrışımı yapması güçtür. Ancak yine de Türkçe çeviride “Anton ile noktacıkları” başlığı tercih edilebilirdi.

Der kleine Vampir liest vor / Küçük vampir kitap okuyor
Das Grauen im Schlosskeller/ Saray mahzenindeki Macera (Orhon, s. 129)

Almanca cümlede geçen “Grauen (dehşet)”kelimesi Türkçe’ye “macera” olarak çevrilmiştir. Macera kelimesinde “dehşet” kelimesinin içerdiği negatif anlam bulunmadığı için başlık içerik açısından tutarsız olduğu gibi bölümün içeriğine de uygun düşmemektedir. Başlık “Saray mahzenindeki dehşet” olarak aktarılmalıydı.

İSİMLER

Das rätselhafte Programm /Esrarengiz Program (Pamir)
Herr Schwartenfeger” negatif veya pozitif herhangi bir anlam içermemesine karşın Türkçe’ye “bay Ruhsil” olarak çevrilmiştir. Çevirmen söz konusu kahraman bir psikolog olduğu için “ruh” kelimesini kullanmış olabilir ancak bunun yanı sıra bir de “sil” kelimesi eklemesi, psikoloğun uyguladığı programının ruhları yok ettiği veya psikoloğun kendisinin bir “ruh silicisi” olduğu düşüncesini yaratmaktadır. Orijinal metinde ise böyle bir çağrışım yaratılmamıştır. “Schwartenfeger” kelimesi özel bir anlam taşımamaktadır. “Schwarte” “kabuk” anlamına gelmektedir. “Feger” ise süpüren kişi anlamını taşır. Görüldüğü gibi “Schwartenfeger”çevirmenin önerisi olan “Ruhsil” anlamını taşıyan bir isim değildir. Çeviride “Kabuksüpüren” ifadesi kullanılabilirdi.

Der kleine Vampir liest vor / Küçük vampir kitap okuyor (Orhon)
Geiermeier” ismi de “Geier” kelimesinin “akbaba” anlamına gelmesinden dolayı bu isim akbabayı çağrıştırır. Çevirmenin tercihi olan “Kargaburun” Almanca’daki ismi başarıyla karşılamıştır.

DEYİMLER

“Das rätselhafte Programm” Esrarengiz Program adlı eserde geçen “ins Schwarze treffen” bir deyimdir. Bu deyim Türkçe’ye “doğruyu bulmak” ( Pamir, s. 120 ) şeklinde aktarılmış yani sadece anlamı verilmiştir. Bu deyimlerin çevirisinde eğer söz konusu deyim hedef dilde aynı anlama gelen bir başka deyimle karşılanamıyorsa tercih edilen bir yöntemdir. Oysa Türkçe’deki “on ikiden vurmak” deyimi Almanca’daki deyimi tam olarak karşılamaktadır.
Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde geçen “… und auf den letzten Schritten bis zur Burgkapelle wurden ihm die Beine immer schwerer. “cümlesindeki “die Beine schwerer werden” ifadesi “ayakları ağırlaşmak” (Orhon; s. 57) olarak çevrilmiştir. Türkçe’de böyle bir ifade kullanılmamaktadır. Çevirmen “ayaklarına kara sular inmek” deyimini tercih edebilirdi.

KELİME OYUNLARI:

“Das rätselhafte Programm” Esrarengiz Program
„Unser Sohn ist heute nicht in Bestform“, witzelte der Vater.
„Eher im Bettform!“
“Oğlumuz bugün pek havasında değil”
“Daha doğrusu yatak havasından pek uzaklaşamıyor.” (Pamir; s.10)
Almanca’da “Best” (en iyi) ve “Bett” (yatak) kelimeleriyle yapılan kelime oyunu Türkçe’ye aktarılırken kullanılan “havasında değil” ve “yatak havasında” ifadeleriyle yakalanmışsa da “pek uzaklaşamıyor” ifadesinin eklenmesiyle orijinalde yarattığı komik etki yaratılamamıştır. Söz konusu kelime oyunu aynı etkinin yaratılması için Türkçe’ye (“Oğlumuz bugün pek havasında değil”, “Daha çok yatak havasında” diye şaka yaptı babası.) şeklinde aktarılabilirdi.

“Der kleine Vampir liest vor”
“Ja! Mein Magen knurrt nicht mehr, der bellt schon!“ sagte der Vampir und lachte krächzend.
Evet! Midem guruldamaktan vazgeçti, artık açık açık havlıyor!” diyen vampir kesik kesik güldü. (Orhon, s. 124)
Almanca cümlede geçen “knurren” kelimesi tek başına kullanıldığında “köpek hırlaması” anlamına gelirken “Magen (mide)” kelimesiyle birlikte kullanıldığında ise “mide guruldaması” anlamını taşır. Orijinal cümlede “ knurren (hırlamak)” ve “bellen (havlamak)” sözcüleriyle bir kelime oyunu yapılırken Türkçe’de de bu kelime oyunu aynı şekilde verilmeye çalışılmıştır. Bu da çevirinin anlaşılmaz olmasına neden olmuştur. Türkçe’de benzer bir kelime oyunu “karnım zil çalıyor” ve “karnım davul çalıyor” ifadeleri ile yapılabilirdi. Elbette ki Türkçe’de yapılacak bu kelime oyununda Almanca’daki “köpek” çağrışımının yitmesi kaçınılmazdır.

Sözünü ettiğimiz bu kuramlar ışığında ve incelenen örneklerle şöyle bir sonuca varılır; çocuk edebiyatının çevirisinde eklemeler, çıkarmalar ve uyarlamalar gibi müdahaleleri yapmak mümkündür hatta gereklidir. Ancak çevirmen hedef metinde belli değişiklikler yapma yoluna gitmeden önce daima bunun gerçekten de gerekli olup olmadığını irdelemeli ve yabancı dil veya kültürdeki ifadenin hedef dilde varolan orijinal eserdekine denk başka bir ifadeyle karşılanıp karşılanamayacağının muhakemesini yapmalıdır. Çünkü çeviri, çevirmen tarafından baştan yaratılan bir eser değil yabancı bir dil ve kültürden erek dil ve kültüre aktarılan bir eserdir. Çevirmen mümkün olduğunca kaynak metne bağlı kalarak çeviriyi gerçekleştirmeye çalışmalı ve sadece başka çıkar yol kalmadığından emin olduğunda gerekli müdahalede bulunmalıdır.

KAYNAKÇA

AKSOY, N. Berrin: Geçmişten Günümüze Yazın Çevirisi, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2002
BODENBURG-Sommer, Angela: Der kleine Vampir liest vor, Rowohlt Taschenbuch Verlag, Reinbeck bei Hamburg, 1993
BODENBURG-Sommer, Angela: Das rätselhafte Programm, C. Bertelsmann Verlag, München, 1989
BODENBURG-Sommer, Angela: Küçük Vampir Kitap Okuyor, çev. Sıdıka Orhon, Afa Yayıncılık, İstanbul, 1991
KOLLER, Werner: Einführung in die Übersetzungswissenschaft, Heidelberg: Wiesbaden: Quelle und Meyer, 3. Auflage, 1987
KURULTAY, Turgay: “Probleme und Strategien bei der kinderliterarischen Übersetzung”; Ewers, Hans Heino, Lehnert, Gertrud ve O. Sullivan, Emer (Hrsg); Kinderliteratur Interkulturellen Prozess, Studien zur allgemeinen und vergleichenden Kinderliteraturwissenschaft, Verlag J.B Metzler, Stuttgart – Weimar, 1994
NEYDİM, Necdet: 80 Sonrası Değişen Paradigma Açısından Çeviri Çocuk Edebiyatı, Bu Yayınevi, İstanbul, 2003
NEYDİM, Necdet: “Küçük Prens Çevirilerindeki Çevirmen Kararları” 20 Nisan 2006, www.ceviribilim.com
NEYDİM, Necdet: “Çeviri Çocuk Edebiyatı ve Çocuk Edebiyatı Çevirisi Üzerine” 1 Haziran 2006, www.ceviribilim.com
RIEKEN-Gerwing, Ingeborg: “Gibt es eine Spezifik kinderliterarischen Übersetzens” Untersuchungen zu Anspruch und Realität bei der literarischen Übersetzung von Kinder und Jugendbüchern, Peter Lang , Frankfurt am Main, 1995
SHAVİT, Zohar: “Çocuk yazını Çevirisinin Yazınsal Çoğuldizgedeki Konumu Açısından Belirlenmesi”, Çev. Pınar Besen, Metis Çeviri, Sayı 15, İstanbul, Bahar 1991
STOLZE, Radegundis: Übersetzungstheorien:Eine Einführung , 2.vollst. Überarb. Und erw. Aufl., Günter Narr Verlag, Tübingen 1997 www.skopostranslation.com
ZİVTCİ, Neval: Alman Çocuk Edebiyatından Türkçe’ye Çevrilen Örneklerin Çeviribilimsel Açıdan İncelenmesi: Angela Sommer Bodenburg’un Küçük Vampir Eseri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi, Ankara 2005

(Bu bildiri, II. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu‘nda sunulmuştur.)

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir