Çeviri Derneği, Ölüm Pornosu davasının ilk duruşmasındaydı

Posted by on Kasım 30, 2011 in Yorum

Chuck Palahniuk’un Ayrıntı Yayınları’ndan “Ölüm Pornosu” adıyla çıkan çevirisine karşı açılan davanın 17 Kasımdaki ilk duruşmasını Çeviri Derneği’ni temsilen izledik. Yayıncı Hasan Basri Çıplak ve çevirmen Funda Uncu’nun sanık olarak hakim karşısına çıkması yayın ve çeviri dünyası için irkiltici gibi görünse de, yapılan işe gerektiğinde mahkeme önünde de sahip çıkılması için de bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.

Duruşmadaki gözlem ve izlenimlerimiz:

Savunmalarda Funda Uncu, kitabın çevirmeni olduğunu, yayın kararının yayınevinde olduğunu dile getirdi, kendisinin çevirmen olarak metnin orijinalini eksiksiz ve fazlasız biçimde yansıttığını vurguladı. Kitabın içeriğine ilişkin bir değerlendirme yapmadan, çevirmen olarak yargılanmasına itiraz etmiş oldu. Ayrıntı Yayınları adına yazı işleri sorumlusu H. Basri Çıplak da çevirmenin yayın kararında bir sorumluluğu olmadığını doğrulayarak kitabın içeriğine ve yayın kararına da yer veren kapsamlı bir savunma yaptı; suçlamanın yanlışlığına, haksızlığına ve Türkiye açısından küçük düşürücülüğüne işaret etti. Yayının porno olarak sunulmasının yanlışlığını, tersine bu kitabın pornoya karşı yazılmış olduğunu, kullandığı üslubun sert ve sokak dili biçiminde olduğunu belirterek Muzır Kurulu’nun raporuna, hem içerik açısından, hem de kitabın çocuklar için olmadığı yönünden karşı çıktı. Kitabın üstünde yaş sınırı olmaması konusunda da, buna gerek olmadığını, kitabın arka kapağında yayının niteliğinin açıkça görüldüğünü, yaş sınırı koymanın çocukların daha çok ilgisini çekeceğinden doğru da olmayacağını belirtti. Kitabın niteliği konusunda Muzır Kurulunun ilettiği raporun dikkate alınmayıp uzman akademisyenler tarafından incelenmesini talep ettiklerini söyledi. Hakim önce kitabı kendisinin okuyacağını söyleyerek bu talebi daha sonra dikkate alacağını söyledi.

Ayrıca Hakim, Ayrıntı Yayınlarının avukatına hukuk tekniğini ilgilendiren bir nokta olarak; davanın mahkumiyetle sonuçlanması olasılığına karşı, “hükmün açılanmasının geriye bırakılması” yönünde bir talepleri olup olmadığını sordu (CMK 231/5 maddesi). Ayrıntı Yayınlarının avukatı bu konuda cevap için süre istedi.

Bu noktayı kısaca açıklamak gerekirse: Bir davada mahkumiyet verildiğinde, bu maddeye göre hüküm ilan edilmiyor, karar askıda kalıyor. 5 yıl aynı suçtan hüküm giyilmezse tüm kayıtlar siliniyor, o suç işlenmemiş sayılıyor (sabıka da oluşmuyor). Ceza alan açısından bir kolaylık olarak düşünülen bu madde suçlardan caydırıcılık yönünden toleranslı bir yaklaşımı yansıtıyor olabilir; bununla birlikte, yaptığının suç olmadığını düşünen biri için anlamlı olmayabilir. Özellikle de takdir beklerken soyut bir ahlak adına suçlananlar için. Bu tür davalarda mesleğimiz adına özellikle dikkat etmemiz gerektiğini düşündüğümüz otosansür yönünde de bir etki yaratabilir bu yöndeki uygulamalar. Ancak eğer bu davalar gerçekten mahkumiyetle sonuçlanacak olursa (buna en azından şimdiye kadarki örneklere bakılarak pek ihtimal vermemek gerekiyor), elbette suçlananların vereceği kararların koşulları da değişmiş oluyor.

İlk duruşmada bilirkişi ataması da yapılmadığı düşünülürse davanın çok kısa sürede sonuçlanmama olasılığı yüksek (Hakimin kitabı okuyarak yayının mahiyetine ilişkin takdir hakkını kullanıp kullanmayacağını tabii bilemeyiz).

Bu noktada bilirkişilikle ilgili de bir noktayı açmak gerek. Sel Yayınlarının davasında da (W. Burroughs’un “Yumuşak Makine” kitabı) işaret edildiği üzere, bir kitabın edebi olup olmadığı bilirkişilerin eliyle verilecek bir karar olmamalı; bununla birlikte bilirkişiye başvurulması, dava süreci açısından uzmanların görüşünün alınması için bir olanak sunuyor. Bilirkişi kitabı okuyarak mı bu yönde görüş bildirecek, yoksa edebilik ölçütünü kitabın okur ve yayın çevreleri gözündeki değerine göre mi belirleyecek, sorusu ortaya çıkıyor burada. Bu konu tek tek davaların ötesinde filoloji ve çeviri uzmanlarının akademik olarak tartışması gereken bir konu olarak gündemimize girmeye aday.

Bu ve benzeri davaların bundan sonraki seyrini izlemeye devam edeceğiz. Bu aşamada hem en kısa yoldan bu davanın beraatle sonuçlanmasını umuyoruz, hem de bu davalar vesilesiyle mesleki ve kültür dünyası içindeki dayanışmanın güçlenmesini diliyoruz.

Çeviri Derneği Yönetim Kurulu

20 Kasım 2011

* Kavramın hukuki açıklaması (http://www.adalet.org/makale/xysbekran.php?idno=6785): “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (cezanın infazının ertelenmesi yerine) kamu davasının neticesinde verilecek hükmün açıklanmasının belirli şartlarla ve süreyle ertelenmesini, yani hükmün bir süre şarta bağlı olarak askıda kalıp CMK nın 231/5 maddesinde de belirtildiği gibi kurulan hükmün sanık hakkında belirtilen sürede konulan yükümlülüklere uyulmak şartıyla bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade etmektedir.”

Facebook : https://www.facebook.com/profile.php?id=100002389762617

30 Kasım 2011: Açıklama

‎”Yumuşak Makine” kitabının çevirisinden dolayı, Süha Sertabiboğlu ve Sel Yayıncılık’ın yargılandığı davanın duruşması 1 Aralık Perşembe günü, saat 10.30’da Çağlayan Adliyesi – 2. Asliye Ceza mahkemesinde yapılacak. Çeviri Derneği olarak izlediğimiz bu davada meslektaşımız Süha Sertabiboğlu’nun ve Sel Yayıncılık’ın yanındayız.