Miriam Shlesinger’in Ardından…

Posted by on Kasım 16, 2012 in Deneme, Güncel, Yorum

Sosyal medya için ne derlerse desinler günümüzde en hızlı bilgi akışını, mekandan bağımsız olarak sağlayan en önemli araçlardan biri olduğu düşüncesindeyim. Zaman zaman iletilen bilgiler en çok hoşumuza giden haberleri içermese de…

10 Kasım Cumartesi günü, İstanbul’da akşam zamanı bir yerden bir yere gitmeye çalışan her ölümlü gibi ben de sosyal medya takibindeyken bir arkadaşımın yazdığı tweeti görünce inanmadım, yanlış okudum sandım: Sözlü çeviri araştırmacısı, konferans ve toplum çevirmeni Miriam Shlesinger’i kaybetmişiz, inanmadım.

Eğitim aldığımız, okuduğumuz, yazdığımız, çizdiğimiz alanlarda adını kitaplarda gördüğümüz, derslerde duyduğumuz araştırmacılar genellikle bizim için birer addan ibarettir; kuramlarını ezberler, kullandıkları yöntemleri araştırmalarımıza uyarlar, makalelerinde söyledikleri noktaların altını renkli kalemlerle çizer çalışırız ve tüm bunları yaparken de onların kanlı canlı birer birey olduğu, mesela sabahları kalktıklarında bir fincan çay ya da kahveyle ayıldıkları, kendi tez süreçlerinde sorunlarla karşılaştıkları, bulamadıkları makaleler oldukları çok da aklımıza gelmez. Gelmek istemediğinden değildir bu, bir sebepten ötürü öyle düşünmeyiz bu kişileri.

Hatırlarım da bir gün, lisans öğrencisiyken kendisinden ders aldığım ardından araştırma görevlisi olarak birlikte aynı anabilim dalında çalışmaya başladığım bir hocama bu konuyla ilgili ‘hocam sizi yemek yaparken mutfakta hiç düşünemiyorum’ demiştim de kendisi buna hem şaşırmış hem de gülmüştü. Bu da onun gibi bir şey işte.

Sözlü çeviri alanında çalışan ve tez yazan bir doktora öğrencisi olan benim için de durum farksız değil. Kendi modellerini oluşturup alana katkıda bulunan Shlesinger titizlikle yaptığı araştırmalardan, kapsamlı makalelerinden ve katkıda bulunduğu pek çok kitaptan tanıdığım ve hayranlık duyduğum bir araştırmacıydı benim için. Ta ki 2011 yazında katıldığım CETRA Çeviribilim Yaz Okulu’nun akademik programında kendisiyle tanışana ve iki hafta boyunca her gün birebir yaptığımız tez görüşmelerinde kendisini daha yakından tanıyana yani onun da tabiri caizse ‘bizim gibi gerçek biri’ olduğunu görene kadar.

Miriam Shlesinger’in çeviribilim ve sözlü çeviri alanına yaptığı katkılar tek ve kısa bir yazıya sığdırılamayacak kadar çok. Aslında müzikoloji eğitimi almış olan Shlesinger 1978 yılından başlayarak Bar İlan Üniversitesi’nde hem kuram hem de uygulamalı çeviri dersleri vermiş bir akademisyen. Doktora tezini eşzamanlı çeviride bilişsel süreçler, dikkat ve bellek konusunda tamamlamış biri olarak sözlü çevirinin eşzamanlı çeviri, konferans çevirmenliği, toplum çevirmenliği ve işaret dili çevirmenliği gibi farklı alt alanlarında pek çok makale yazmış ve çeşitli dergi ve kitapların editörü olarak görev almış. Franz Pöchhacker ile Interpreting Studies Reader kitabının editörlüğünü yapan Shlesinger ayrıca Interpreting: International journal of Research and Practice in Interpreting dergisinin ve Benjamins Translation Library’nin de editörleri arasındaydı.

Kendisinin aynı zamanda uygulamadan da kopmamış bir çevirmen olduğunu görüyoruz. En son Etgar Keret’in Suddenly A Knock on the Door kitabının çevirmenlerinden biri olarak kitabı İngilizce’ye kazandırmıştı. Ayrıca 2010 yılında AIIC’in prestijli ödülü Danica Seleskovitch Ödülü’ne de layık görülerek bu ödülü diğer başarılarına eklemişti.

Bu bilgiler, kafamdaki Miriam Shlesinger’e ait kitabi cümleler, ancak yukarıda da bahsettiğim gibi 2011 yazında Leuven’de iki hafta boyunca sözlü çeviri alanında tarafsızlık, tarafsızlık normu, sözlü çevirmenler ne kadar tarafsız, tarafsızlar mı gibi iddialı soruların havada uçuştuğu ikili tez görüşmelerimizde tanıdığım ve daha çok sevdiğim Shlesinger artık bundan daha fazlası benim için. Zaten birileri hayatımıza bir yerinden değdiğinde o kişilerin kaybı sadece sözcüklerden ibaret olmuyor, bir akşam üstü gittiğine içten üzüldüğümüz insanlar listesine yazıyoruz o isimleri. Bana ‘konun çok ilginç demişti’ diyoruz, henüz basılmamış makalesini vermişti, aslında tıp okumak amacıyla yola çıkıp müzik okuduğunu anlatmıştı. Hayat böyle galiba, kitaplarda adını okuduklarımızı tanıyınca, tanışınca bizim için ad soyaddan öte oluyor…

Bir sözlü çevirmen ve sözlü çeviri araştırmacısı olarak alana yaptığı katkılar açısından ne kadar teşekkür etsek azdır diye düşünüyorum Shlesinger’a. Çalışmalarından feyz almış bir doktora öğrencisi olarak da, zamanı geldiğinde tezimin bitişini kendisiyle paylaşamayacak olmama da üzülüyorum, bana ve benim gibi daha nice öğrenciye, genç araştırmacıya verdiği tavsiyelerin hayata geçmiş halini göremeyeceği için hayıflanıyorum.

Ve umuyorum ki, gelişmesi için nice çabalar harcadığı çeviribilim alanı daha da gelişip güçlenerek devam edecek, biz de onun yolundan gitmeye devam edeceğiz…

 

Esra Özkaya Saltoğlu

esra.ozkaya@gmail.com

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir