Küreselleşme ve Çeviri – Michael Cronin

Posted by on Haziran 18, 2013 in Eğitim, Kuram

Küreselleşme ve Çeviri

Michael Cronin

Dublin City Üniversitesi

Çeviren: Ezgi Öden

Küreselleşme genel olarak geç modernite dönemi tanımlayan bir kavram olarak görülür (Friedman 2005). Anthony Giddens’ın savına göre küreselleşmenin çokça yapılan tanımı şu şekildedir: “Küreselleşme bir bölgede vuku bulan olayların uzak mesafede bulunan başka bir bölgede de duyuluyor olması ya da tam tersi yani uzakların yakınlaşmasıdır. Dünyanın sosyal ilişkilerinin güçlenmesidir.” (1990: 64) bu “güçlenme” elbette ki ‘birbirine uzak olan bölgeleri bağlayan’ imkânların var olmasıyla mümkündür.

  1. 1.     Ekonomi

Küresel çağda bağlantı kurmanın iki boyutu vardır. İlki mekânsal ikincisi ise dilsel boyuttur. Mekânsal bağlantı, zaman-mekân sıkışmasının bir sonucudur. İnsanların, nesnelerin ve bilginin A noktasından B noktasına gidebilmesi için gereken zaman gün geçtikçe daralmaktadır. Zaman-mekân sıkışmasının temel unsurları 19. Yüzyılın tamamında ve 20. Yüzyıl başlarında demiryolu, karayolu taşımacılığı ve telgraftı. Zaman-mekân arasındaki bu yakınsama ilk olarak, herkese açık olmasına karşın, ulusal düzeyde gerçekleşti. 20. Yüzyılın ikinci yarısında, zaman-mekân sıkışması havayolu taşımacılığı ve bilişimle artarak küresel bir boyut kazandı. Fakat tüm bunlara rağmen mekânsal bağlantı uzak bölgeleri bir araya getirme konusunda yetersiz kaldı. Bölgelerin birbirleriyle iletişim halinde olabilecekleri bazı yollar olmalıydı. Dilsel bağlantı ki bununla kastedilen çeviridir, çevirmen aracılığı ile diller arasındaki farklılıkları birleştiren bir köprüdür. Bu açıdan bakıldığında çeviri olgusunun ve işlevinin küreselleşmeye olan etkisi yadsınamaz.

Çevirinin küreselleşme ile neden ayrı düşünülemeyeceğini anlamak için geç modernite dönemindeki bilgilendirici ve küresel olarak adlandırılan ekonomik çalışmaların özgül yapısı hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Ekonomiye bilgilendirici denilmesinin sebebi; firmaların, bölgelerin ve ulusların verimliliklerinin büyük oranda; oluşturma, ilerleme ve etkin bir biçimde bilgi tabanlı bilişimi uygulama kabiliyetlerine bağlı olmasıdır (Castells 1996 : 21). Bilgi, vatandaşların ve tüketicilerin hayatlarının bir parçası haline geldiği için teknolojik gelişmenin amacı hem bilgi birikimi hem de bilgi birikimi sürecinde zorluklara karşı harekete geçme haline dönüşür. Ekonomik faaliyetlerin temeli olan üretim, tüketim, dağıtım ve diğer unsurlar (sermaye, emek, hammadde, işletme, bilişim, teknoloji, pazarlar) küresel ölçekte düzenlenmiş olduğundan doğrudan ya da dolaylı yollarla farklı ekonomik etmenler arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır. Bilgi teknolojileri (IT) ekonomik faaliyetlerinin, küresel işletmesini temel alarak araçlarını ya da malzemelerini temin etmektedir ve bu bakımdan bilgi teknolojisi dünya ekonomisini bilgisel ve küresel anlamda birbirine bağlar. Dış ticaret yeni karşılaştığımız bir kavram olmamakla beraber, “küresel ekonomi çok daha farklıdır; onu farklı kılansa gerçek zamanlı bir birim olarak dünya ölçeğinde iş gücüne sahip bir ekonomi olmasıdır” (Castells 1996: 92). Ekonominin gerçek zamanlı bir birim olarak dünya ölçeğinde ilerleyebilmesi için çok dilli bir dünyada sürekli artan bir hacimle bilişimi yönetmenin ve anlamanın mutlaka bir yolu olmalıdır.

Yazılım yerelleştirme küresel ve bilgiye dayalı ekonomide çevirinin oynadığı rolün açık bir göstergesidir ve ekonomik faaliyet olma anlamında bir sektör olarak 1980’lerde ortaya çıkmaya başlamıştır. Her şeyin çevirisinin yapılması,  yazılım uygulamalarının tekniği ve deneyi için karmaşa yönetimi, çok dilli çeviri projelerinde eş zamanlı çevirinin yer alması,  yerelleştirmenin doğrudan çeviri ihtiyaçlarıyla alakalı olmasıyla beraber küresel piyasa dönemine ait bilgiye dayalı ekonomi tarafından da meydana getirilmiştir. İnternet alanındaki üstel büyüme 1990’lardan 21. Yüzyıla kadar devam eden süreçte yerelleştirmenin doğasındaki değişimler, özellikle web site yerelleştirme, program temelli olmaktan çok proje temelli olarak görülmüştür. Zaman baskısı (çeviri belleği, bilgisayar destekli çeviri yazılımı ya da web temelli bilgisayarlı çeviri hizmetleri gibi) çeviri teknolojilerinin gelişimini ve kullanımını zorunlu hale getirir. Yani zaman-mekân sıkışması hem çeviri ihtiyaçlarını yaratan hem de çevirinin yol ve yöntemlerini şekillendiren, geliştirerek bir araya getiren ögedir.

Çevirinin küreselleşmedeki önemini anlamak için küresel çağdaki çeviri ve ekonomi arasındaki birtakım özel bağlantılara dikkat çekmek gerekir. Bir ürünün yerel sürümünün üretilmesi mevcut ya da potansiyel yeni pazarlara açılması anlamına gelmektedir. Dış piyasa canlı ya da yüksek fiyatlarla ayakta dururken iç piyasa durgun ya da düşüşte olabilir. Artan satışların etkilerinden biri de daha geniş bir tabana yayılabilmek için araştırma ve geliştirme giderlerinin karşılanması ve ürünün kullanım süresinin uzatılabilir olmasıdır. Eğer çeviri belli ürünlerin satışı için “kritik yol” olarak tanımlanıyorsa bunun nedeni geç modernite döneminde pazara sürüm süresinin ekonomik hayatın temel taşı olmasıdır. Dünyadaki küresel bilginin akışı tüketicileri ister medyadan olsun ister webten, sunulan yeni ürünlerden haberdar eder. Kamera gibi birçok dijital ürünün en önemli satış dönemi piyasaya sürüldüğü ilk haftalardır. Eğer piyasaya sürülen ürünün bilgileri tüketicinin diline çevrilmemişse, potansiyel satış döneminde satışlar ciddi anlamda etkilenebilir. Bu durumda amaç, hedef piyasa için ürünü tüm dillerde eşzamanlı olarak kullanılabilir hale getirmek olur.

[pullquote]Küresel bağlamda şehri çeviri alanı olarak görmek; şehirler çeviri alanı olarak nasıl işlevini yerine getirir, geçmişte bu nasıl olmuştur ve gelecekte nasıl evrimleşecek konularında bilim insanlarına yardımcı olmaktadır. Küresel bir şehri çeviri alanı olarak algılamak için bir “üçüncü yol” yani bir yandan dilsel yalnızlığın birlikte yaşandığı bir şehir fikri bir diğer yandan da baskın olan dilin diğerini asimile ettiği “eritme potası” kavramını önermektedir. Çeviri faaliyeti evrensel (diğerleriyle konuşan) ve mahalli (hakkında konuşulacak bir şeyin olması) açıdan kentsel toplumların ihtiyaçlarına daha duyarlı olmanın, iletişim için bir alan oluşturmanın ve diğer özgün kimliklerin zenginliklerini görüp paylaşarak gelişimin ve kalkınmanın mümkün olabileceğini ifade eder.[/pullquote]

Küreselleşmiş bir ekonomide çevirinin talep edilmesi yalnızca bilginin küresel dağıtılmaya ihtiyaç duyulması değil aynı zamanda ürünlerin sanayi sonrası toplumlarda değişen doğasıyla da ilgilidir. Scott Lash ve John Urry’nin (1994: 4) de dikkat çektiği gibi “ürünlerin ya öncelikle bilişsel içeriğe sahip, sanayi sonrası veya bilgi niteliğindeki ürün ya da öncelikle estetik bir içeriğe sahip, post modernizm sonrası olarak adlandırılabilecek ürün”. Bilgi niteliğindeki ürünler giderek daha fazla bilgiyi de eklemesini beraberinde getiriyor (çevrimiçi yardım, kullanıcıların sorunlarını çözen ‘sihirbazlar’) ya da ürünün kendisi büyük bir bilgi içeriğine sahip oluyor, örneğin; navigasyon sistemli bir otomobil veya bir cep tarayıcısı. Eğer bilgi, yeni sanayi sonrası ekonominin temel hammaddesi ise çokdilli bir dünyada, kullanıcılara açık bir yolla bilgiye erişimin o veya bu şekilde çeviriyi gerektirmesi pek de şaşırtıcı değildir. Değeri estetiğinde ve kültürel işaretlerinde yatan “estetik mal” açısından bakıldığında çevrilmiş web içeriğinin ya da hedef kültüre duyarlı alt yazılar olup olmadığı konusunda çevirmenler doğru kültürel işaretlerin gönderildiğinden açıkça emin olma ihtiyacı duymaktadır.

  1. 1.     Teknoloji

Ayrıca çevirinin küresel ekonomik uygulamalarla bütünleşmesi yerelleşmenin çeşitli şekillerinde örneklendirildiği gibi, küresel bilgi niteliğindeki teknoloji tarafından kolaylaştırılan, gelişen ortak çalışmaya dayalı toplumsal çeviriye dikkat çekmek gerekir. İkinci Yaşam Çevirinin kilit rol oynadığı çevrimiçi bir sosyal ağdır. Aylık 900.000’lik kullanıcı kitlesinin %70’inin anadili İngilizce değildir. Site Kasım 2008 itibarıyla gönüllüler tarafından Almanca, Fransızca, Japonca, sadeleştirilmiş Çince, Türkçe, Korece ve Brezilya Portekizcesine çevrilerek yerelleştirilmiştir (TAUS 2008). Bu çeviri topluluğu İkinci Yaşam’ın sahiplerinden olan Linden Lab tarafından onaylanıyor ve katkıda bulunanların sayısı şu an 200’ü aşmış durumda (RAY 2009: 37). Gönüllü çevirmenler yalnızca çeviriyle değil terminoloji yönetimi, metni düzenleme ve yerelleştirilmiş çevirilerin gözden geçirilmesiyle de ilgileniyorlar. Aynı şekilde Facebook da çok sayıda gönüllü insanın ortak çalışmalar yürütmesiyle birçok dile çevrilen bir çalışmadır. Bunun dışında hayranların İngilizce çevirilerinde Japon çizgi filmlerine ve Kore dizilerine etkisi büyük olmuştur (O’Hagan 2009: 94-121). Bu “wiki-çeviri” gösteriyor ki yeni çevrimiçi sosyal ağ uygulamalarının seri şekilde dağıtılma amacının son günlerdeki küreselleşmenin yalnızca çeviri ihtiyaçlarını meydana getirmek değil aynı zamanda sırasıyla çevirmenlik mesleğinin derin önemine sahip olmak olduğunu ortaya koyuyor. Diğer bir değişle Web 2.0 (örn. wikipedia)’nin temel özelliği olan karşılıklı, kullanıcı tarafından oluşturulmuş içerik, bugün çeviri uygulamaları bilgisinin verildiği, çeviri kullanıcılarının çeviren haline geldiği yer halini almıştır. Eğer bu gelişmeler büyüyerek artan web tabanlı bilgisayarlı çeviri hizmeti Google çeviri gibiyse bu durum çevirmenin konumunun değişmeye başladığının açık bir göstergesidir. Önceki bireysel norm, mesleki eğitim yerini yeni çeviri teknolojileri tarafından kolaylaştırılmış ortak çeviri uygulamalarına bırakıyor. Böylece geleneksel beklentiler doğrultusunda çeviri ve çevirmen, küresel ağın sanal gerçekliğindeki yeni düzen tarafından değiştirilmiş olacaktır. Çevirmenin görünürlüğüne gelince, wiki-çeviri’nin gelmesi büyük kullanıcı grupları için çeviri talebini görünür hale getirirken, web tabanlı bilgisayar destekli çeviri hizmetine doğru yönelmek çeviri işini görünmez hale getirir gibi görünüyor.

  1. 2.     Göç

Küreselleşme mal ve hizmetlerin daha rahat ulaşabilmesi için sınırları kaldırmayı içerebilir durumundadır fakat insanların daha rahat hareket etmelerinin daha güç olduğu aşikâr. Göçün artmasına neden olan en önemli etmenler tabi ki zengin ülkelerdeki yaşlanan nüfus ve hizmet ağırlıklı ekonomilerde ihtiyaç duyulan iş gücü (Sassen 1999). Başlarda birçok göçmene yapıldığı gibi düşük ücretli çalıştırılarak, nispeten vasıfsız işler verilir.  Bu yüzden lüks bir restoranda yemek yiyen zengin bir müşteriyle elli metre ötedeki kapalı kapılar ardında bulunan göçmen mutfağı işleri arasında çok az ortak yön olduğu sürece sosyal mesafe duygusu da derinleşmiş olacaktır.

Bu mesafe kuşkusuz göçmen işçiler için artan küresel aramanın yapılması, iş gücünün dilsel yapısının değiştirilmesi daha belirgin olabiliyor. Örneğin Bischoff ve Loutan İsviçre hastanelerindeki sözlü çeviriyle ilgili bir rapor hazırlamış; göç biçimlerindeki değişimin çeviri ve dil bilinci üzerindeki sonuçlarını kaydetmişlerdir. Önceki on yıllarda göçler büyük oranda Romen dilleri konuşulan ülkelerden oluyordu; Portekizce, İspanyolca ve İtalyanca gibi. Son yüzyılın bitimine doğru bu durum değişmeye başladı. İsviçre hastanelerindeki çeviri hizmetlerinin yurt genelinde yürütülen bir araştırmaya göre çevirmenlerden talep edilen diller arasında başka dillerin olduğu görülüyor; Arnavutça, güney Slav dilleri (Sırpça, Hırvatça, Boşnakça, Slovakça, Makedonca, Bulgarca) Türkçe, Tamilce, Kürtçe, Arapça ve Rusça (Bischoff & Loutan 2004: 191). Bu tam olarak Statuart Hall’ un (2002: 30) dilediği “yerel dillerin dünya vatandaşlığı” yani uzaklara gitmenin gerek kalmadığı ya da farklı bölgelerin birbiriyle buluştuğu yerdir. Küresel çağdaki genişlemiş göç ağının bir sonucu da okul, hastane, mahkeme, polis merkezleri ve çalışma sahalarında olduğu gibi çeviribilimle ilgili toplum çevirmenliğindeki sürekli artıştır. Eşsüremli ve artsüremli ağırlıklı olarak göç olaylarının yarattığı iki konudur. Eşsüremli konu insanlar nasıl beraber yaşar ve çok dilli bir ortamda kendi kimliklerinin önemli unsurlarını koruyup, dile büyük ölçüde dâhil olarak nasıl iletişim kurar? Artzamanlı soru ise ülkelerin geçmiş tarih ve kültürlerinin dillerarası ve kültürlerarası ilişkide çeviri uygulamalarının yeni yer oluşumuna etkisi nasıl olabilir? Küresel bağlamda şehri çeviri alanı olarak görmek; şehirler çeviri alanı olarak nasıl işlevini yerine getirir, geçmişte bu nasıl olmuştur ve gelecekte nasıl evrimleşecek konularında bilim insanlarına yardımcı olmaktadır. Küresel bir şehri çeviri alanı olarak algılamak için bir “üçüncü yol” yani bir yandan dilsel yalnızlığın birlikte yaşandığı bir şehir fikri bir diğer yandan da baskın olan dilin diğerini asimile ettiği “eritme potası” kavramını önermektedir. Çeviri faaliyeti evrensel (diğerleriyle konuşan) ve mahalli (hakkında konuşulacak bir şeyin olması) açıdan kentsel toplumların ihtiyaçlarına daha duyarlı olmanın, iletişim için bir alan oluşturmanın ve diğer özgün kimliklerin zenginliklerini görüp paylaşarak gelişimin ve kalkınmanın mümkün olabileceğini ifade eder. Çeviri alanı olduğu için şehrin tartışmalarının merkezi, küresel bir ortak dil olan İngilizcenin durumudur. İngilizce, çeviriye duyulan ihtiyacı ortadan kaldıran ortak bir dil midir yoksa İngilizce çeviri baskısını bireylerin ya da toplumların kendi dillerini İngilizceye çevirmek zorunda mı bırakıyor? (Holborow 1999: Philipson 2003)? Dahası İngilizcenin küresel yaygınlaşması göz önünde tutulursa, İngilizce ağızların diliçi çevirileri öteki dillere çevirileri kadar sıkıntılı mıdır?

  1. 3.     Küreselleşme Karşıtlığı

Küreselleşme çok tartışılan bir olgu olmakla beraber birçok yorumcu tarafından yeni liberal hâkimiyetin yürütme kolu olarak görülmektedir (Klein 2000). Küreselleşme karşıtlığı hareketinin ortaya çıkışı (Küresel Adalet Hareketi olarak da bilinir) 1999’da Seattle’da etrafı çevrilen Dünya Ticaret Örgütü müzakereleri sırasında dünya çapında duyulmasına neden olmuştur. Bu da pazar-odaklı ve hissedar-hareketli ekonomik sistemlerinin eleştirilerin odak haline gelmesini sağlamıştır. İlk toplantısını 2001 yılında Brezilya’da gerçekleştiren Dünya Sosyal Forumu baskın ekonomik düzene getirilen eleştirilerin açık bir şekilde ifade edildiği bir platform haline gelmiştir. Bu hareket ve Dünya Sosyal Forumu tarafından yürütülen kültürel çeşitliliğin değerine ve demokratik katılıma karşı, eğer küreselleşmenin güç şekli çok dilli düzeni kabul etmiş ve onaylamış olursa bu, yakın zamanda çevirinin önemli bir konu olarak ifade edildiğini gösterir. Babels olarak da bilinen bir grup mütercim ve tercüman dünyanın farklı yerlerinde çeviri için gerçekleşen Sosyal Forum toplantılarını ve Dünya Sosyal Forumunun çalışmalarına katkıda bulunmaktadır. Babels kendini basit bir mütercim-tercümanlık hizmeti sağlayıcısı olarak değil üyelerin de içinde yer aldığı ve projelerin şekillendirildiği bir yer olarak görür. Küresel politik konulara daha bağlı bir tutum için tarafsızlığın geleneksel kavramlarından kaçınan, yeni bir aktivist türü olarak tanımlanan mütercim ve tercümanlar bu üyelerin içinde yer alır. (Boeri 2008: 21-50).

Küresel konular neredeyse her zaman küresel medyada sunulmakta (Bielsa & Bassnett 2009) ve tartışılmaktadır. Bu konuların küresel anlamda yayılabilmesi için çevirinin aracılık etmesi gerekmektedir. Başlıca küresel haber kuruluşundaki çevirinin rolünden,  Hollywood sinemasının (Cronin 2009) küresel etkisine kadar her şey çeviri çalışmaları yürüten bilim insanları için araştırma konusu olmuştur. Buna rağmen, küreselleşme ve çeviri boyutunda ki çeviri çalışmalarının küresel disiplin olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu disiplin yıllarca batı Avrupa ve kuzey Amerika’dan gelen bilim insanlarının tarihsel deneyim ve uğraşlarıyla yürütülmüştür. Fakat son yıllarda küresel çeviri çalışmaları dünya genelinden katılan bilim insanlarında büyük değişiklikler olmuştur (Wakabayashi & Kothari 2009). Maria Tymoczko’nun öne sürdüğü gibi “ çevirmenler Çeviribilim disiplini içine eklenen kuramsal öncesi Avrupa merkezli varsayımlardan habersiz kaldıklarında, sadece çalışmalarındaki baskın olan rolleri oynamak değil bazen de isteyerek kendi çevirmenliklerine sınır koyarlar”  (Tymoczko 2007: 8). Çeviride ön plana çıkan değişik yolların getirilmesi, küreselleşmeye karşı dünya genelindeki dillerin ve kültürlerin kavramsallaştırılması ve uygulanması yalnızca çeviri anlayışının genişletilmesine değil aynı zamanda kültürel değişim dinamiklerinin merkezi olarak gösterilmesine de yardımcı olur. Bugün yerel olarak çevirmek ve küresel boyutta düşünmek aynı küresel paranın iki yüzü haline gelmiştir.

 

Kaynakça

Bielsa, Esperança & Bassnett, Susan. 2009. Translation in Global News. London: Routledge.

Bischoff, Alexander & Loutan, Louis. 2004. “Interpreting in Swiss Hospitals.” Interpreting 6       (2): 181-204.

Boèri, Julie. 2008. “A Narrative Account of the Babels vs. Naumann Controversy. Competing Perspectives on Activism in Conference Interpreting.” The Translator 14 (1): 21-50.

Castells, Manuel. 1996. The Rise of the Network Society. Oxford, Blackwell.

Cronin, Micheal. 2009. Translation goes to the Movies. London: Routledge.

Crystal, David. 2003. 2. Baskı. English as a Global Languages. London: Routledge.

Friedman, Thomas. 2005. The World is Flat: A Brief History of the Twenty-First Century. New York: Farrar, Straus and Giroux.

Giddens, Anthony. 1990. The Consequences of Modernity. Stanford, Calif: Stanford University Press.

Hall, Stuart. 2002.”Political Belonging in a World of Multiple Identities.” In Conceiving Cosmopolitanism: theory, context, practice, Stuart Vertovec, and Robin Cohen (haz.), 25-31. Oxford: Oxford University Press.

Holborow, Marnie. 1999. The Politics of English. London: Sage.

Klein, Naomi. 2000. No Logo: Taking Aim at the Brand Bullies. London: Picador.

Lash, Scott & Urry, John. 1994. Economics of Sign Space. London: Sage.

O’Hagan, Minako. 2009.”Evolution of User-generated Translation: Fansubs, Translation: Hacking and Crowdsourcing.” Journal of Internationalisation and Localisation 1 (1): 94-121.

Phillipson, Robert. 2003. English-Only Europe. Challenging Language Policy. London: Routledge.

Ray, Roger. 2009. Crowdsourcing: Crowd wants to help you reach new markets. Romainòtier: Localization Industry Standarts Association.

Sassen, Saskia. 1999. Guests and Aliens. New York: New Press.

TAUS. 2008. ”Community Localization Inside SecondLife.” http://www.translationautomation.com/best-practice/community-localization-inside-second-life.html [Erişim tarihi 22 Nisan 2010].

Tymoczko, Maria. 2007. Enlarging Translation, Empowering Translators. Manchester: St. Jerome.

Wakabayashi, Judy & Kothari, Rita (haz.). 2009. Decentering Translation Studies: India and Beyond. Amsterdam: John Benjamins.

Ezgi Öden: Beykent Üniversitesi Mütercim Tercümanlık 4. sınıf öğrencisi. Yazı için kaynak: Cronin, Micheal. 2010. Globalization and Translation. Yves Gambier and Luc van Doorslaer (ed.) Handbook of Translation Studies. Amsterdam. John Benjamins Publishing Company.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir