Çeviribilim ve Kars; ya da Orhan Pamuk Ne Kadar Yanılmış?

Posted by on Nisan 2, 2018 in Deneme, Etkinlik, Güncel, Manşet

Kafkas Üniversitesi Slav Dilleri ve Edebiyatları: Rus Dili ve Edebiyatı anabilim dalı tarafından, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Yüksek’in desteği, bölüm başkanı Yrd.Doç. Dr. Keziban Topbaşoğlu’nun ve Yrd.Doç. Dr. Pınar Dilekçi’nin girişimi, Dr. Muhammed Kesengil’in katkısıyla Çeviribilim ve Edebiyat Çevirisi: Rus Edebiyatı Çevirilerinin Günümüzdeki Durumu adlı bir toplantı düzenlendi. Toplantı basında yer aldı: Milliyet, Kafkas Haber Ajansı, Erzurum Pusula… Bu toplantı vesilesiyle Kars’la ilgili bazı soruları araştırma fırsatı buldum.

Kars

Kars hakkındaki önbilgim şehrin büyük kısmının Rus işgali döneminde yapılan binalarla kaplı olduğu; ya da en azından, şehir planının ana hatlarını o binaların oluşturduğuydu. Gerçekten de öyle, şehrin birçok kısmı o planı sürdürüyor, onunla içiçe girmiş diğer kısımda da, dengesiz modernleşmenin, tabelaların izi görünüyor. Bunun nedenini yakın dönem modernleşmeye, betona bağlamak mümkün olsa da, okuduklarımdan anladığım kadarıyla, üzerinde az durulan bir başka şey de önemli rol oynamış: İşgal sırasında, daha doğrusu yeni Kars şehri inşa edilirken eski Türk mimarisi, şehir yapıları ortadan kaldırılmış – şimdilik ayrıntılı bir delilini bulamasam da, burada bir tür Haussman etkisinin yaşandığını, savaşların etkisinin dışında şehir planlamacılığının ağır etkisinin de hissedildiğini söylemek mümkün. Fakat o zaman insanın aklına başka bir soru geliyor: Madem yeni şehir inşa edildi, o şehirde kimler oturdu? Hızlı, kısa bir şehir gezisiyle bunu anlamak mümkün değil (binalarda plaketler yok), karıştırdığım kitaplarda da net bir bilgi bulamadım. Bir tek, yıllar önce okuduğum Pars Tuğlacı’ya başvurunca elle tutulur bir yanıt ya da yanıta gidebilecek bir bilgi kırıntısı bulabildim:

“…Ruslar (1879’dan sonra) düz köylerde, verimli yerlerde şehir ve kasabalardaki Türk halkını kaçırtarak yerlerine, Khakhol, Dukhobor, Malakan gibi Rus kolonisi köylüleri ve Nemis (Alman), Estonyalı gibi Protestan köylüleri yerleştirdiler. Anadolu ile Kafkasya’dan da çok sayıda Rum, Ermeni, Yezidi, Asuri gibi gayrimüslim halkı getirerek onları da Kars topraklarına yerleştirmişlerdir.” (Osmanlı Şehirleri, 201; Ludmila Denisenko’nun Böyle Bir Kars adlı kitabında biraz dağınık anlatılsa da, bu yerleştirmenin sonuçları çok canlı ve etkileyici bir şekilde anlatılıyor.)

Planlı bir şehirde gezince, insan ister istemez planın nasıl yapıldığını merak ediyor, görmek istiyor planı. Fakat kolay değil, uzun araştırmalardan sonra bir makalenin içinde bir parçasını bulup oradan da alındığı kaynağa ulaşıp bir Rusça plan elde ettim. Fakat asıl kaynağı daha bulabilmiş değilim; Rusça kaynaklarda da Türkçe kaynaklarda da şehrin planının kim tarafından, ne şekilde yapıldığı anlatılmıyor: Hollandalı bir mimar gelmiş, nereden gelmiş, adı ne, yazmıyor; birileri yerleşmiş, kim, nereye, nasıl?

Bu sorular beni asıl başka bir hedefe götürdü; Orhan Pamuk’un Kar kitabını tekrar açıp baktım. Bu romanda, Orhan Pamuk, ya da kahramanı/anlatıcısı, Rusların ihya ettiği bir Kars’tan bahsediyor; şehrin sonraki tarihini kendi tarih yaklaşımı çerçevesinde iğneleyici bir tavırla ele alıyor. Karlı bir havada ve uzun süreli gitmediğim için, Pamuk’un anlattığı ortamı tam olarak yaşamam mümkün olmadı, ama oraya gelenlerin elinde gördüğüm için, romanın Kars’ın algılanması için önemli bir yeri olduğunu kabul etmek gerekiyor. Ama kaldığımız, merkezdeki otelin resepsiyonunda öylesine konmuş birkaç Kars, Kafkasya, Rus kitabı olsa da, Kar romanı yoktu; oysa neredeyse bir gezi rehberi olan bu romanın öne çıkarılması büyük bir ihtiyaç.

Fakat diğer yandan, Kar iyi bir gezi rehberi mi? Kitaba tekrar bakıp cadde/sokak isimlerinin kullanımını inceledim. Bazı sorunlar var. En önemli ve ilginç olanı, şehir planıyla ilgili. Kitabın bir yerinde Cumhuriyet döneminde Kars’ın yeniden yapılandırılmasıyla ilgili ilginç bir yorum var; Pamuk caddelerin isimlendirilmesini ele alırken şöyle diyor:

Bitip tükenmez savaşlar, kıyımlar, toplu katliamlar ve isyanlardan, şehrin Ermeni, Rus ve hatta bir ara İngiliz ordularının eline geçmesinden kısa bir dönem Kars’ın bağımsız bir devlet olmasından sonra, İstasyon Meydanı’na heykeli dikilecek olan kâzım Karabekir yönetimindeki Türk ordusu 1920 Ekim’inde şehre girmişti. Kars’ı kırk üç yıl sonra yeniden ele geçiren Türkler şehrin çar yapısı bu yeni planını benimseyip buraya yerleşmişler, çarların şehre getirdiği kültürü de Cumhuriyet’in Batılılaşmacı heyecanına uygun düştüğü için ilk başta benimsemişler ve Rusların açtığı beş caddeye, askerden başka büyük bilmedikleri için Kars tarihindeki beş büyük paşanın adını vermişlerdi. (Kar, 2002, s. 25)

Bu tuhaf yorum büyük olasılıkla yanlış bilgilendirilmenin ya da Rusça şehir planına ulaşamamanın bir ürünü; çünkü tuhaf şekilde, Pamuk’un alayla anlattığı şeyi tam da Ruslar yapmış bulunuyor. Yani şehri ele geçirdikten sonra, Kafkaslarda ele geçirdikleri her yerde yaptıkları gibi burada da, getirdikleri şehir planına, şehrin sokak ve caddelerine kendi askerlerinin isimlerini vermişler. Kars’taki caddeleri asker isimleriyle süsleyenler öncelikle Ruslar ve bugünkü Kars caddelerine karşılık gelen Rus dönemi cadde isimleri benim saptadığım kadarıyla şöyle:

Darboğaz Caddesi (Дарбогаская) Muzaffer Selçuk Caddesi
Yagnin Caddesi (Ягнинская) Kurban Ali Çelik Caddesi
Rıdzevski Caddesi (Рыдзевская) Sinan Şamil Sam Caddesi
Alhazov Caddesi (Алхазовская) Davut Aksu Caddesi
Lazarev Caddesi (Лазаревская) İsmail Aytemiz Caddesi
Gölbaşı Caddesi (Гёльбашинская) Bahri Dağdaş Caddesi
Çavçavadzev Caddesi (Чавчавадзевская) Aşık/Aşağı Şenlik Bulvarı
Loris-Melikov Caddesi (Лорис-Меликовская) Kazım Karabekir Caddesi
Aleksandr Caddesi (Александровская) Atatürk Caddesi

Adı geçen kişiler sırasıyla Georgi Nikolayeviç Rıdzevski, Yakov Kayhosroviç Alhazov, İvan Davidoviç Lazarev, Knyaz Yason İvanoviç Çavçavadze, Loris-Melikov Mihail Tarieloviç, Rus Çarı II. Aleksandr Romanov.

Yani Rus ordusunun şehir sokaklarına isimler bütün Kafkaslarda ve Türkiye’de, en hafif deyişle, pek de hoşgörüyle karşılanmayacak olan fetihçilerin isimleri; yani buna göre Kars’ı ele geçiren Loris-Melikov’un adının Kazım Karabekir’le değiştirilmesi, Aleksandr Caddesi’nin de Atatürk Caddesi olması fazlasıyla makul bir karşılık sayılsa gerek. “Askerden başka büyük bilmeyenler” diye asıl Ruslar hicvedilmeli, çünkü hem 19. yüzyıl sonunda, Tolstoy’un çağında, fethettiği yere kendini hoşgöstermek isteyen bir ordunun bambaşka isimler seçmesi gerekirdi; hem de şehir planına bakılırsa, geri kalan caddelere verilen isimler de hiç mi hiç şiirsel değil.

Sonuçta Rusların işgal sonrası yaptığı bu isimlendirme (ve yerleştirme) bence hem Kar romanının fikir temelini, hem de Kars’taki Rus evleriyle ilgili geçmişe dönük romantik fikri yeniden bir değerlendirmeyi gerekli kılıyor. Bazı kitaplarda bulunan Rus Karsı şehir planını çevirmek kimsenin aklına neden gelmemiş, tam bir muamma doğrusu.